Hayatım boyunca yaklaşık yedi yerel seçim gördüm. Gördüm derken birebir faal görev aldım. Ama bu dönem ki gibi partisine ve halka zarar verenleri hiç görmemiştim. Anladım ki yıllar geçtikçe; maalesef siyasetçilerimiz ya da siyasetle uğraşanlar diyelim kendilerini geliştirmek, dünyaya ayak uydurmak ve birey olarak var olmak yerine, koltuk ile var olma savaşına girmişler. Koltukla var olmayın, koltuk sizinle var olsun. İşte o zaman devlete, millete, partinize yakışır insanlar olursunuz. Yönetimler gelir gider, bu bir bayrak yarışıdır. Yeni gelenler ile birikimlerinizi paylaşın ki, her zaman var olun, saygı duyulan olun.

 Zekican Balcı, Haluk Laçin, Burak Demirel hepsi başarısız ve yalnış seçimler. En çok siz biliyorsunuz, en çok partili sizsiniz, sizin dışınız da herkes başarısız. Tamam peki siz kötülemek, yönetimlere küsmek ve eleştirmek dışında ne yapıyorsunuz? Kitap okuyun, gezin, dünya nerede bir bakın, görev aldığınız dönemlerde ki ilişkilerinizi kullanarak davanıza sahip çıkın. İnanın o zaman daha çok saygı göreceksiniz.

Bakıyorum şöyle seçimi atlatalı bir seneyi geçti. Her seçim de adı geçen Ali Acar, Behçet Saatçi, Osman Gürün,  Mehmet Kocadon gibi siyasiler ortada yoklar. Ne oldu davanıza? Seçim zamanı mı çıkacak yine isimleriniz? Seçim zamanı  bu sürede davanız için ne yaptınız diye sorsak ne diyeceksiniz? Sosyal medyada yazdıklarınızı ve yazdırdıklarınızı bize unutturabilecek misiniz?

Severiz sevmeyiz o ayrı konu ama bir isim var Aydın Ayaydın. Başta bende ön yargılıydım ve kendisini ilk günden beri izliyorum. Seçim zamanı bir programına katıldım ve orada SMA'lı bir çocuk için açılan standı anında fark etmesi ve  fotoğraf çekilmesine bile fırsat vermeden ilgilenmesi dikkatimi çekti.  Adayları genelde yanında bulunan danışmanları uyarır ve  poz verdirir. 

Kendisiyle sanıldığı gibi bir röportaj dışında hiç bir samimiyetim de yok bu arada hatta bir senedir kahve içip sohbet edeceğiz ama olamadı. 

Ama şöyle bir gerçek var; kendisini farkındalık ve Muğla için bir şeyler yapma konusun da örnek almalıyız.
Geçen hafta dikkat ettiniz mi bilmiyorum. Önce Cumhurbaşkanına ziyarete gitti. Orada sağlık , tarım, ulaştırma (karayolları), gençlik ve spor ile turizm alanlarında Muğla’nın ihtiyaçlarını anlattı. Daha sonra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanını ziyaret etti. Fethiye Körfezi’nin kirlenmesine neden olan çekek yerinin Fethiye Körfezi’nden çıkarılması ve Karaot bölgesine taşınması ile buradaki imalathane sahiplerinin mağdur edilmeden, kooperatif ile iş birliği içinde planlama yapılması konusunda sorunları anlattı. Neden? Çünkü Muğla yaşayanı...Siyasi görüşünün ne olduğu hiç önemli değil önemli olan koltuksuz da Muğla için birşeyler yapmaya çalışmak. 

Unutmayın başka Muğla yok bırakalım artık dedikoduyu, koltuk sevdasını... Kendimizi ve Muğla’yı geliştirmek için çabalayalım.